385
Ilıca Hotel Spa & Wellness Thermal Resort Genel Müdürü Ebru Biner Tuğgan ile Türk turizminde önemli bir yeri olan Çeşme’den, sektörün personel durumundan ve kadın yöneticilerin sektördeki yerini konuştuk.
Ebru Biner Tuğgan, GM Turizm ve Yönetim Dergisi’nin sorularını yanıtladı:
“ÇEŞME’DE ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ ÇOK, KIYMETİNİ BİLMELİYİZ”
Çeşme, Türk turizminin incisi, müstesna bir parıltısı. Biraz sizden dinleyebilir miyiz içeriden nasıl dışarıdan nasıl Çeşme?
Çok güzel bir benzetme yaptınız. Gerçekten Türk turizmin incisi diyebiliriz Çeşme’ye.
Çeşme’de pazarlanabilecek o kadar çok ürün var ki kıymetini bilmemiz gereken bir tatil destinasyonu. Çeşme’nin sadece denizi, kumu, güneşi değil bunun yanında müthiş bir gastronomisi var. Malum Ege lezzetleri, Ege Denizi’nin lezzetleri yine en güzel mezeler… Bunları bile bulabileceğiniz nadide destinasyonlarından biri Çeşme. Yine bunun yanı sıra Çeşme’de ne var? Çeşme’de bir tarif var. Özellikle son dönemlerde gün yüzüne çıkıyor. Yeni çalışmalarla Erithrai malum bildiğimiz bir lokasyon ve buna yenileri de ilave ediliyor. Çeşme’de başka ne var? Çeşme’de müthiş bir termal var. Dolayısıyla Çeşme’yi 12 aya yayabilecek potansiyele sahip termal suyu var. Çeşme’de aslında ürün çok. Yazın müthiş bir gece hayatı var. Gündüz eğlenceleri, beachleri var. Çeşme’ye gelenler birçok ürünle karşılaşacaktır ve bu kadar çeşitli ürünü sunabilen çok az bir tatil destinasyonu sayabiliriz. Belki de yok diyebiliriz. Bu kadar ürünü aynı anda sunabilen. Dolayısıyla evet, çeşme bence Türkiye’nin, Ege’nin değil, Türkiye’nin incilerinden birisi.
Hak ettiği değeri görüyor mu Çeşme?
Yurt içi pazarından çok talep alıyoruz ama yurt dışı pazarda biraz daha destinasyon tanıtımına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Çünkü yurt dışı pazardan hak ettiği payı alamıyor. Çeşme, hiçbir zaman Güney otelleri veya bir Antalya kadar yurt dışı pazarda misafir potansiyeline sahip bir destinasyon olmadı. Bu anlamda da çeşitli çalışmalar yapmamız gerekiyor. Şu an hep birlikte Hollanda Utrecht Fuarı’ndayız yine. Fuara katılarak biz de istasyon tanıtımlarını ön plana çıkartmaya çalışıyoruz. Biraz daha çalışmamız gerekecek bu konuda.
“ŞEHRİN TURİSTLE BULUŞMASI HEPİMİZİN ÖZLEMİ”
Peki bu yolda karşılaştığınız en büyük zorluk ne? Biliyorsunuz, GM olarak tamamen profesyonelleri eleştirmek anlamında değil, geliştirmek anlamında yayın yapan bir mecrayız. O yüzden bu görüşlerinizi de önemli bir profesyonel olarak ve uzun zamandır Çeşme’de bulunan bir profesyonel olarak eksiğinize çözüm öneriniz var mı?
Eksik demeyelim, aslında birçok şey denendi. Hâlen denenmeye devam de ediyor. Evet, biz aslında destinasyon tanıtımına biraz daha yatırım yapılması gerektiğini kendi aramızda da konuşuyoruz. Biraz daha yurt dışı pazardan pay almak adına belki tur operatörleriyle farklı anlaşmalar olabilir. Bu anlamda çaba sarf etmemiz gerektiğini konuşuyoruz. Çeşme’nin eksiği gibi görünen bir konu da belki Çeşme’nin her şey dahil konsepte sahip otelleri olmamasından da kaynaklanıyor olabilir. Çünkü ürün farklı. Çeşme’ye gelen misafir otelde kalsın istemiyoruz. Çeşme’ye gelen misafir Çeşme’yi gezsin, görsün, farklı deneyimler edinsin istiyoruz. Ancak bunu sunarken biraz daha efora ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Yöntemi biraz değiştirmek gerekiyor belki. Her şey dahilden uzaklaşarak daha çok deneyime açık bir tatil sunmak istiyoruz gelen misafirlerimize.
Aslında hep herkesin özlemi olan şehrin turistle ziyaretçisiyle buluştuğu şehri yaşadığı, “Life Style” kesinlikle kullandığı bir şey. Dolayısıyla her şey dahil olmamanız bir eksiklik değil ama pazarda herkes gibi pazarlama, satış taktiği, izlediğinizden dolayı belki böyle adlandırılıyordur bu işin ama kolay tarafı. Eksiklik değil.
“HER ŞEY DAHİLİ SATMAK KOLAY AMA…”
Ama bu aslında bölgesel olarak biraz dezavantaj gibi görünüyor. Birçok acentenin beklentisi her şey dahil otel. Daha kolay satılabilir olduğu için. Ancak bizim gerçekten bu anlamda efora ihtiyacımız var. Çeşme’ye gelip mutlaka Alaçatı sokaklarında gezmeniz gerekiyor, orada bir kahve içmeniz gerekiyor, akşam gece hayatımı mutlaka deneyimlemeniz gerekiyor. Yani biz aslında deneyim vadediyoruz. Gelen misafirlere farklı lezzetler vadediyoruz. Biraz farklı olması gerektiğini düşünüyoruz.
Diğer bölgeler gibi siz de personel bulmakta zorluk çekiyor musunuz, yoksa İzmir Hinterland ‘a sahip olduğunuz gibi onlara nazaran biraz daha mı kolay?
Aslında artık personel konusu herhalde sadece sektörün değil tüm ülkenin hatta ülkelerin sorunu haline gelmeye başladı. Kalifiye personel artık çok zor. Biz burada biraz farklı metotlara gidiyoruz. Kalifiye personel bulmak zor ama yetiştirmek değil. Bu personelin aidiyetini arttırmak için birtakım çalışmalarımız oluyor şirket olarak. Bulamıyorsak kendimiz yeni bir nesil yaratmamız gerekiyor, yetiştirmemiz gerekiyor. Bu da emek istiyor, iyi bir gözlemci olmayı istiyor. Personele doğru bir eğitim vermek gerekiyor. Ancak hala özellikle bazı departmanlarda bu sıkıntının çok derinleştiğini görüyoruz. Çok şey denedik. Yurt dışından personel getirdik, onları çalıştırdık. Onun da farklı sıkıntıları oluyor. Misafir diyalogları olsun, kültüre uyum sağlamak olsun. Bu anlamda da farklı sorunlar yaşadık. Biz burada biraz daha özümüze dönüp daha küçük, belki de stajyer kadrolarından başlayarak yatırım yapabileceğimiz personelleri araştırıp bunlar üzerine çalışmaya özen gösteriyoruz. Hem de onların önüne yeni bir yol açmaya çalışıyoruz aslında. Çünkü her zaman söylediğimiz bir şey var bizim. Parıldayan bir personelin görünmemesi mümkün değil. Eğer onlar fark yaratabiliyorlarsa bu sektörde önleri çok açık. Çünkü sektörün zaten problemi kalifiye personel. Bu anlamda da biraz çaba sarf ederlerse ve “ben bu sektörde bir yere gelmek istiyorum” derlerse önlerinde hiçbir engel yok ve gerçekten çok kolay bir gelecek inşa edebilirler, bir kariyer inşa edebilirler.
Kadın bir yönetici olarak kız çocuklarında ayrı bir programımız var mı?
Evet, galiba biraz pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Biz de çok fazla kadın yönetici var ve kadınları iş hayatında kesinlikle destekliyoruz. Ve buna daha çok fırsat verilmesi gerektiğini düşünüyorum ben. Özellikle çocuk yaşta hem kadına hem erkeğe bu bilincin kazandırılması gerekiyor. İnsan gözüyle bakmamız gerekiyor. Kadının iş hayatındaki rolü diye gündeme gelmesi de çok doğru değil. Çünkü biz insanız, bireyiz. Dolayısıyla aramızda aslında hiçbir fark yok. Galiba kadınlar biraz daha titiz, biraz daha organizasyon yeteneği fazla erkeklere göre. Hatta ben kadınları ahtapota benzetiyorum. Bizim sekiz kolumuz var işte. Bir taraftan evi idare ediyoruz, bir taraftan çocuğu, bir taraftan işi, bir taraftan sosyal hayatı. Galiba kadınların bu anlamdaki organizasyon başarısı erkeklere göre biraz daha iyi diye düşünüyorum.
Çok sağ olun, teşekkür ediyorum. Çok keyifli bir röportaj oldu. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Daha güzel yarınlar diliyoruz. Şu anda Ocak ayındayız. 2024 yeni umutlar diliyorum. Turizmcinin hiçbir zaman umudunu kaybetmemesi gerekiyor. Biz her gelen yeni yıla, yeni umutlarla bakıyoruz ve o şekilde kucaklıyoruz. Ben 2024’ün çok kolay bir yıl olmayacağını ön görüyorum ama belki 2023 kadar da bizi acıtacak bir yıl olmayacaktır diyorum.
Son olarak Antalya Turizm Fuarı’nı geçen sene ziyarete gittiniz. Bir Çeşme otelcisinin uzun yıllar profesyonel bir Ege otelcisi olarak ATF’yi nasıl gözlemliyorsunuz?
Ben çok fonksiyonel bir fuar olarak buldum, ilk defa gelmiştim. 2023 yılında ilk defa katıldık. Bir ziyaretçi olarak geldik. Stantların yarışmadığı, sadece profesyonel ortamda iş yapılan bir fuar. Ben çok başarılı buldum ve her sene git gide adını duyuruyor ve büyüyen bir fuar. Belki 2024’te bizler de orada yerimizi alacağız. Bu anlamda gerçekten sizleri kutluyorum.