We-Flytour-GM-Banner-Animation
Anasayfa Sektörel Haberler İSLAM MEMİŞ CEVAPLADI: “TURİZM SEKTÖRÜNE DEVLET DESTEĞİ GELMELİ Mİ?”

İSLAM MEMİŞ CEVAPLADI: “TURİZM SEKTÖRÜNE DEVLET DESTEĞİ GELMELİ Mİ?”

Beste GÜÇER

Volkan Şimşek, İslam Memiş’e Sordu: 60 Milyar Dolarlık Sektör Desteklenmeli mi?

POYD’un geleneksel öğle yemeğinde dikkat çeken bölümlerden biri de, deneyimli turizmci Volkan Şimşek’in Finans Analisti İslam Memiş’e yönelttiği soruydu. Şimşek, konuşmasına İslam Memiş’in yatırımcı bakış açısına teşekkür ederek başladı ve şunları dile getirdi:

“Siz bize yatırımcı olarak önemli bir vizyon sundunuz, keşke tüm yatırımcılar sizin gibi düşünse. Sizi dinlememek mümkün değil, söylediklerinizi not alıyorum. Ancak size sormak istediğim çok temel bir konu var: Türkiye olarak çok güçlü bir çıkış yaptık, turistin olduğu tüm meydanlarda adımız yazıldı. Ancak son dönemde ‘Türkiye turizmde duraksıyor mu? Antalya yoruldu mu?’ gibi tartışmalar başladı. Acaba bu gerilemenin nedeni sizin de değindiğiniz finansal kriz mi? Türkiye, fiyat-hizmet dengesi açısından eskisi kadar avantajlı değil. Rakip ülkeler bizden misafir çalıyor. 60 milyar dolarlık katkı sağlayan bu sektörün devlet tarafından desteklenmesi gerekmez mi? Devletin işveren üzerindeki yükü subvansiyonlarla azaltması gerekmez mi? Ekonomist olarak sizden yol göstermeni rica ediyorum.”

Memiş: “Sistemsel Bir İletişim Eksikliği Var”

İslam Memiş, Şimşek’in sorusuna hem yapısal hem de güncel ekonomik göstergeler üzerinden yanıt verdi. Sorunun yalnızca finansal olmadığını belirten Memiş, asıl meselenin sistemdeki iletişim boşluğu olduğunu ifade etti:

“Evet, sektörün dışarıdan bir desteğe ihtiyacı var gibi görünüyor ama bana göre daha önemlisi, içeride doğru bir iletişim kuramamamız. Bugün Türkiye’de birçok büyük grup, sermayesini asıl alanı olan turizmden çekip inşaat gibi farklı alanlara yönlendiriyor. Çünkü turizmde yeterince teşvik, sürdürülebilir finansman ya da uygun koşullu kredi bulamıyor. Bu da sektörün kendi kaynaklarını eritmesine neden oluyor.”

“Kredi Muslukları Kolay Açılmayacak”

Mevcut ekonomik göstergeler ışığında kısa vadede büyük çaplı kredi desteklerinin mümkün olmadığını da vurgulayan Memiş, sektörün gerçekçi bir perspektifle hareket etmesi gerektiğine dikkat çekti:

“Bugünkü ekonomik koşullarda kredi musluklarının tam anlamıyla açılmasını, finansman desteğinin tüm işletmelere ulaşmasını gerçekçi bulmuyorum. Çünkü ekonomi yönetimi, enflasyonu kontrol altına almaya odaklanmış durumda. Bu da kredi genişlemesinin önüne geçiyor. Ben Türkiye ekonomisinin 2026 yılının ortasına kadar bir toparlanma sürecinde olacağını öngörüyorum.”

“Enerjimizi Dış Değil, İç Mücadeleye Harcamayalım”

Memiş, Türkiye’nin iç kaynaklarını ve sektör gücünü daha etkin değerlendirmesi gerektiğini vurgularken, şu sözlerle önemli bir mesaj verdi:

“Bizi dışarıdaki rakipler değil, içeride doğru organize olamayışımız yavaşlatıyor. Kendi içimizdeki dağınıklığı toparlamalıyız. Bu dönemde sektörün daha temkinli, stratejik ve ortak akıl etrafında birleşmesi gerekiyor. Enerjimizi dış düşmanlara değil, sistemin içindeki verimsizliklere karşı harcamalıyız.”

 

Siz haklısınız:
60 milyar dolarlık bir sektörün, devlet tarafından daha stratejik ve güçlü bir şekilde desteklenmesi gerekir.
Kredi muslukları açılmadan, SGK ve vergi yükü hafifletilmeden, yatırımcılar nefes alamaz.
Ama gerçeği de unutmamalıyız:
Bugünkü ekonomik koşullar altında, kısa vadede kredi desteği ve finansal teşviklerin genel bir açılımı maalesef zayıf bir olasılık.
Enflasyonun baskılanması, kurun kontrollü tutulması, kamunun finansal yönetimi hep dar bir koridor içinde yürütülüyor.
**
Peki ne yapacağız?
1.Birlikte pozisyon almalıyız.
Sektör olarak konuşmalıyız, ortak lobi dili üretmeliyiz.
Yalnızca şikâyet eden değil, çözüm önerisi üreten bir dil inşa etmeliyiz.
2.Stratejik ittifaklara açılmalıyız.
Yabancı ortaklıklar, bölgesel fonlar, sürdürülebilirlik bazlı hibeler…
Klasik kredilerin dışında finansal modeller geliştirmeliyiz.
3.Marka değerine sahip çıkmalıyız.
Türkiye, hâlâ Avrupa’dan daha iyi hizmet sunan bir destinasyon.
Ama bunu fiyatla değil, hikâyeyle pazarlamalıyız.
4.Devleti ikna etmeli, değilse yönlendirmeliyiz.
Çünkü bu sektör; sadece döviz üreten değil, istihdam sağlayan,
imaj yöneten, kültür taşıyan bir sektör.
**
Ve son olarak şunu söylemeliyim:
Dışarıda bir düşmana ihtiyacımız yok.
Bizi içeriden yoran, tüketen, yıpratan bir sistemin içindeyiz.
Kendimizle kavga etmeyi bırakıp; sistemli, akılcı, veriye dayalı iş birlikleriyle ilerlemeliyiz.
Çünkü bu sektör;
bir kriz değil, bir çözüm sektörüdür.

Yorum Yaz

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

ReCAPTCHA doğrulama süresi sona erdi. Lütfen sayfayı yeniden yükleyin.