We-Flytour-GM-Banner-Animation
atf_banner-02
Anasayfa Turizm Röportajları Turizmdeki değişime gökyüzünden bakış

Turizmdeki değişime gökyüzünden bakış

GM TURİZM VE YÖNETİM DERGİSİ

Türkiye’nin ilk, dünyanın da sayılı ticari hava fotoğrafçılarından olan Timur Kara, 22 yıldır gökyüzünden gelişimini izlediği turizmi değerlendirdi. Turistik tesis sayısının kaliteli ve yeterli sayıda olduğunu belirten Kara, turizmin otel dışına taşınması gerektiğini söyledi.

 

Teknolojinin henüz çok gelişmediği, ‘drone’lerinin henüz icat edilmediği dönemde hava fotoğrafçılığını onunla tanıdık…. Küçük uçağı ile gökyüzüne yükselip çektiği fotoğraflar ile sayısız sektörün tanıtım materyallerini süsledi. Başta turistik tesisler olmak üzere farklı sektörlerde yaşama geçirilen milyonluk yatırımları, onun gözüyle havadan görme şansı bulduk….

Başta Antalya olmak üzere Türkiye’nin hemen her köşesini gökyüzünden görüntüleyen Timur Kara, daha sonra Türkiye sınırlarının da dışına çıkıp Avrupa’nın bir çok ülkesinde hava fotoğrafçılığı yaptı. Dubai’nin dünyanın en önemli turizm destinasyonlarından birisi olmasında Kara’nın çektiği hava fotoğraflarının önemli etkisi oldu. Palm Adası’nın görenleri şaşkına çeviren hava fotoğraflarında da Timur Kara’nın imzası var.

Antalya’da 22 yıl önce turizmin gökyüzündeki gözü olan Timur Kara ile geride kalan bu süre içindeki sektörel değişimleri ve gördükleri, yaşadıkları ile ilgili fikirlerini konuştuk…

– İlk 1999 yılında Antalya’da hava çekimleri yaptığınızı hatırlıyoruz. Yanılmıyorsak 2008 yılımda yurtdışı çalışmaları için Dubai’ye gittin! 15 yıl aradan sonra tekrar Antalya’dasın. Seni hangi rüzgar götürdü ve hangi rüzgar tekrar getirdi?

Antalya’dan önce zaten yurtdışındaydım. Dolayısı ile yurtdışı bağlantım ve çalışmalarım hiç kesilmedi. Türkiye’ye gelmeden önce, Almanya merkezli tüm Avrupa ülkeleri ve özellikle İtalya ve İspanya’da çokça turizm için çalışmalar yaptım. Sonra Vural Öger’in Avrupa’daki Türkiye reklamları için geldiğim Antalya’da  8 yıl  turizm odaklı çalışmalarda bulundum.

Yaptığım işin sınırları olmadığından, her yer benim çalışma alanım olabiliyor. 2008 de BAE’ne gittim. Orada; Palm Adası’nın tanıtım çekimleri  ile olan başlangıç, beraberinde birçok çalışmayı getirdi. Orada kurduğumuz Türk İş Konseyi ile faaliyetlerde bulundum. Dubai’nin tanıtım faaliyetlerinde çekimlerim önemli ölçüde kullanıldı. Yine Dubai merkezli olarak Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde hava çekimleri yapma imkanı buldum.

Şimdi kısmen Almanya, kısmen de Türkiye’deyim. Antalya’ya tekrar gelme sebebim diye bir şey yok. Çünkü Antalya ile de bağlantım hiç kesilmedi. Sadece Antalya’da yapmayı aklımdan geçirdiklerim için biraz zamana ihtiyaç olduğunu anladım. Aslında bu dışarıda geçirdiğim zaman iyi de oldu. Dünyanın birçok yerinde, özellikle marka şehirlerinde yapılan ve Antalya’da yapılmayanlara şahit olabildim. Eksikleri, gereksizleri veya yanlışları, dünyadaki kıyaslamalarla daha iyi fark edebildiğimi düşünüyorum.

– Sizin gözünüzden bize fotoğraflarınız ile Antalya’yı anlatın desek hangi fotoğrafları paylaşırsınız?

Fotoğraflar………

– O yıllarda yaptığınız çalışmalar Antalya’nın turizmine yeterince fayda sağladı mı?

O yıllarda sadece Antalya değil, tüm Türkiye’de hava çekimleri yapıyorduk. Ancak ne yalan söyleyeyim hava fotoğraflarına turizmden çok sanayi kuruluşlarının önem vermesi beni açıkçası çok şaşırtmıştı…

Şöyle bir örnek ile anlatayım;

Antalya dan uçağımız ile kalkıp, bir fabrika-maden ocağı-liman çekmek için Adana’ya, İstanbul’a, Trabzon’a uçuyorduk. Ancak, turizmci ile iş yaparken zorlanıyorduk. Diğer sektörler çalışmak için beni ikna etmeye çalışırken, ben turizmcileri hava çekimleri ile bölgelerin tanıtımının daha etkili olacağına ikna etmeye çalışıyordum. Otelciler sadece otellerinin tanıtımına bütçe ayırıyordu. Oysa bölgenin tanıtımı iyi yapılırsa, gelecek olan turistin yine otellerde konaklayacağını dikkate almıyorlardı. Turizm kuruluşlarına, tanıtım vakıf ve derneklerine, hava fotoğrafçılığının en son teknolojisini anlattım ve uygulamalı gösterdim o yıllarda… Sektörün bu teknolojiyi ne kadar kullandıklarını, ayırdıkları bütçe oranında değerlendirdiğimde turizm en son sırada yer alıyordu. Şimdi her otelin bir drone’u var. Demek ki günümüzde hava fotoğraflarının önemi kavranmış. Bu güzel…

– Antalya’yı yıllarca havadan fotoğraflayıp, etüt ettin. 22 yıl sonra, fark konusunda neler söyleyebilirsin.

O dönem, yerel gazete ve bazı seminerlerde daha önce İspanya’da olanları örnek gösterip, Antalya sahil şeridine çok kez dikkat çekmeye çalıştım.

Antalya, içinde çok farklı turizm destinasyonları  yaratabilecek geniş bir coğrafyaya sahip, ancak tanıtımı çoğunlukla deniz-kum-güneş üçgeninde sahil bandına sıkıştırılıyor.

Oysa bu coğrafya; dağları, ormanları, kanyonları, tarihi ören yerleri, sportif aktivitelerin yapılabileceği alanları ve gastronomisi ile de öne çıkarılmalı. Şimdi bazı turizmci arkadaşlarım bu tanıtımların hali hazırda yapıldığını söyleyeceklerdir. Ancak Antalya’ya gelen ziyaretçilerin ülkelerine döndüklerinde, sosyal medyalarında neredeyse sadece konakladıkları tatil köyünün, otellerin fotoğraflarını paylaşıyor olmaları, yapılan tanıtımların yeterli olmadığını gösteriyor. Yani turist otelden çıkmıyor. Antalya sadece tatil köylerinden, otellerden ibaret değil. Turizm için kurgulanabilecek birçok konu var. Antalya’daki tüm bu eksiklikleri yurt dışına çalışmalarım için gittikçe daha net bir şekilde görebiliyorum. Elimizde bir çok değer var, fakat değerini maalesef kullanamıyoruz.

– Antalya’da turizm için başka neler yapılabilir?

Bu söyleyeceğim sadece Antalya değil tüm Türkiye için geçerli. Artık yeterince konaklama tesisimiz mevcut. Her biride gerçek anlamda birçok ülkenin otel kalitesinden üstün. Hele ki Antalya… Otel standartları ve tesis sayısı ile dünyada eşi benzeri yok. Bundan sonra otellerde misafir edilmenin dışında, gelen turistlere dışarıda zaman geçirmeleri için olanaklar sağlanmalı. Hatta gelen turistlere öyle konseptler hazırlanmalı ki, geldiklerinde oteli sadece konaklama ve geceleme olarak kullanmalılar. Bu sayede yaşayan bir turizm sektörü yaratılabilir. Bunun meyvesini bölge halkı da yiyebilir. Turizmi otellerin, tatil köylerinin içinden çıkarmalıyız. Yoksa marka olamayız.

20 yıl kadar önce Antalya’nın markalaşması ile ilgili bir çok toplantılar yapıldı ve görüşler alındı. Bu gün baktığımızda o yıllarda alınan kararlar ve yapılanların ne kadar etkili olduğunu analiz etmek gerekir. Şu an Antalya ismi, Avrupa’da 20 yıl önceki Antalya değil maalesef.

– Avrupa’da da Ortadoğu’da da uzun yıllar bulundunuz. Sizce Türkiye hangi pazara odaklanmalı.

Turizmi pazarlamak demek, odayı ‘’kim olursa olsun, ona satmak’’ demek olmamalı. Bizim uyumlu olduğumuz coğrafyalara odaklanmalıyız. Bu da, BAE’de 8 yıl yaşamış biri olarak söylüyorum; Ortadoğu kesin değil… Çünkü oranın halkı ile kimyamız asla uyuşmaz. Bunu ayırımcılık olarak düşünmeyin. Görücü usulü ile gelin almaya gidilirken bile ailelerin uyumu düşünülür. Bizim turizm kimliğimize Ortadoğulu turist uymaz…

Uzun vadeli düşüneceksek,  Avrupa’ya ve Rusya’ya odaklanmalıyız. Ancak en sağlamı Avrupa. Avrupanın gençliğine odaklanmalıyız. Hatta çocuklarına odaklı tatil konseptleri oluşturmalıyız. Bu gün Antalya’ya çekeceğimiz çocuklar-gençler yarın aileleri ve çocukları ile gelecekler ve bu döngü devam edecektir. Diğer türlü, gündemdeki politika ve ilişkilerin belirlediği, yüzümüzü bir o coğrafyadan, bir bu coğrafyadan insanlara dönersek sürdürülebilir bir planlama yapmak zor, hatta imkansız olur…

Evinize birbiri ile iki küs misafir çağırabilir misiniz? Hayır. Çünkü birbirlerinden rahatsız olurlar, hemen kalkmak isterler. Turizm de öyle. Bu konuda tabii ki hükümetin izlediği politikalar da çok önemli.  Antalya’da turizmci artık otelindeki oda sayısını arttırmayı bırakmalı ve kaliteli turizm için strateji geliştirmelidir. Bu strateji de bana göre Avrupa merkezli olmalıdır.

Hatta; Antalya kendi başına, Almanya merkezli bir tanıtım konseyi belirlemeli ve bu konsey tanıtım çalışmalarını tüm Avrupa için Almanya merkezli yürütmelidir.

– Antalya için bir projeniz olduğunu biliyorum. Okuyucularımız ile paylaşabilirmiyiz?

Projemiz Antalya-Almanya merkezli  olacak. Tanınmış turizmci Hüseyin Baraner bazı projelerimize olduğu gibi buna da katkı veriyor. Bundan dolayı da kendisine çok teşekkür ediyorum. Amacımız Türkiye’nin Avrupa toplumları ile yeniden yakınlaşmasında, özellikle AB kurumlarının destekleriyle Türk ve Avrupalı gençleri Antalya’da kültürel ve sportif etkinliklerde bir araya getirmek. Antalya’yı Avrupalı gençlerin önemli bir  buluşma ve kaynaşma merkezine dönüştürecek sürdürülebilir turizm faaliyeti hedefiyle yola çıkmak.

Bunun dışında Antalya’da gerçekleştirmek istediğim projelerden biri mutlaka havacılıkla ilgili olacak. Bunun ilkini Çanakkale’de gerçekleştirmiştik. Sıra aynı konsepti Antalya’da uluslararası bir etkinlik haline getirmekte. Çanakkale organizasyonunun içeriğini görmek isteyenler için de bir video linki bırakalım: https://www.facebook.com/troyairfest/videos/2146639135376160

Yorum Yaz