We-Flytour-GM-Banner-Animation
atf_banner-02
Anasayfa Sektörel Haberler Yılgör Demirtaş, “Sektörümüzde son üç yıl büyük bir mutasyon gördük”

Yılgör Demirtaş, “Sektörümüzde son üç yıl büyük bir mutasyon gördük”

Club Nena Satış Pazarlama Direktörü Yılgör Demirtaş yazdı…

“2020 sezonunu iyi beklerken birdenbire hayatımıza giren hiç bilmediğimiz bir pandemiden başarıyla çıktık. Hatta tüm dünyaya örnek olduk. Sürdürülebilir turizmin de önünü açtı.

2021 değişimlerin başlangıcı oldu. Bize daha iyi olmayı öğretti. Daha iyi olabilmek. Bu sözün altını çiziyorum.

2022 ise Turizmi START noktasına getirdi. Uluslar arası rekabette Türkiye’yi ilk sıraya yükseltti. İspanya, Meksika, Dominik, İtalya, Tunus ve Mısır gibi rakiplerde her şeye rağmen ayakta kalmamızı sağlayan bir yıl oldu. Pandemideki başarımız tüm dünyaya güven verdi. Öyle ki Avrupa TV haberlerinde Türkiye hakkında iyi haberler yapıldı.

Pandemi kapalı olan pazarların rotasını Türkiye’ye çevirdi. Rekorlar yılı oldu. Genel toplamlara baktığımızda belki 2019 ile aynı seviyede gibi görünebilir. Ama bizi yükselten bir yıl oldu.

Turizm başladığı yıllara döndü. Yani her şeyi yeniden öğrendiğimiz ve yapılandırdığımız bir dönem oldu.

Krizler Türk turizmcisinin uzmanlık alanı oldu. 32 yıldır bir çok kriz gördük. Krizlerin her çeşidini yaşadık. Turizmcimizin kıvrak zekası ve hızlı adaptasyonu sayesinde krizlerin üstesinden gelmeyi bildik.

Fakat bunda en önemli faktör, tesislerimizin modernizasyonu, konsept ve hizmetimizin kalitesi oldu.

Şöyle bir finans kurumlarına baktığımızda ise hiç batak kredi olmadığını gördük. Alınan tüm krediler ödendi. Sorunlar da oldu. Ötelemeler ve yapılanma girişimleri de olsa da krediler ödendi. Yani herkes kazandı. Bankacılar da kazandı. Esnaf da kazandı. Otelciler de kazandı. Acenteciler ve uçak firmaları da kazandı.

Bu kadar maliyetlerin arttığı bir yılda bunları konuşabilmek bize huzur veriyor. Maliyetlerin yüksek olmasından şikayetçi olmamak gerekir. Uçak maliyetleri, ziraat ve gıda maliyetleri. personel maliyetleri, enerji maliyetleri muazzam arttı. Özellikle bu uçak bilet fiyatları çok düşündürücüydü. Ama öğrendiğimiz tek şey; demek ki ucuz olmak değil, değer rakamlarda fiyat belirleyip doğru fiyatlarla pazara çıktığımızda her ne kadar pahalı gibi görünse de turist geliyor. Yani şimdiye kadar en ucuz fiyat pazarlaması yapan acenteleri bu konuda güncelleyen uçak maliyetleri oldu. Piyasa ve alıcı bu rakamları kabullendi. Sonuç ise maliyetlere oranla satış rakamlarının pazarı kabul edilir hale getirmesidir.

2023 ise iyi geliyor. Rezervasyonlar geliyor. özellikle Almanya ve İngiltere çok hızlı ilerliyor. Hatta iç pazar dahi şimdiden erken rezervasyon döneminde rezervasyon yaptırmanın daha uygun olduğunu anlamış. Satışlar beklediğimizden daha iyi oranda ilerliyor.

Fakat rehavete kapılmamak gerekir. Bu yıl Avrupa fiyatları fazla yükseltilmedi. İç pazar ve Rus fiyatları yükseltildi. % 10 düzeyinde artan rakamlar çalışıyor. Ama % 15 ila % 35 arası yükseltme yapanların satış hacminin düştüğünü görüyoruz.

Nasıl olsa satışlar geliyor diye önünü kesmemek gerekir.

Şu anda değişen ve gelişen dünyanın finans döngüsü ve kaynakları bize farklı bir rekabet öğretmektedir. Turizmin ilk başladığı yılları güncelleyen ve rekabet ile daha farklı hale gelen bir turizme hazırlıklı olmalıyız.

Yani eskiden maliyet odaklı işletmelerin müşteri grubu farklıydı ve satış alıyordu. Şimdi ise maliyet odaklı çalışan işletmelerin zorluk yaşayacağı görünüyor.

Kalite odaklı çalışan işletmelerin daha da ön plana geçtiği görülüyor. Önceliğin kalite olduğunu ve tüm alıcıların bu segmente kaydığını görüyoruz.

Kalite odaklı işletmecilik ise, otellerimizi yenilemek, tema vurgusu vermek, kalifiye eğitimli personel ve güçlü konsepttir. Kaliteyi geliştirmek ise dünya turizminde Türkiye’yi daha da yükseltmektedir.

Ayrıca artık teknolojinin sektöre tamamen girdiğini de kabul etmek gerekir. Yapılan her reklamda ve görselde acentelerin artık arka planda kaldığını, otellerin verdiği hizmetle ön plana çıktığını, internet portallarında en çok arama kayıtlarının bu yönde olduğunu da bilmeliyiz.

Teknoloji o kadar önemli ki; kısaca tarif etmek gerekirse, denizde daima büyük balık, küçük balığı yutar deyimi turizm için günümüzde artık hızlı balık, diğer balığı yutar şeklinde söyleyebiliriz. Hızlı balık. Yani en hızlı olan kazanır.

Alt yapı çalışmalarının da devlet tarafından yükseltildiği bir dönemdeyiz.

Turizm demek sadece güneş, kum ve deniz demek değildir. Kültür ve Tarih demektir. Her turizmcinin tarihi de konuşabilmesi gerekir. Adeta bir rehber olmalıdır. Tarihimizi tanıtmak turistik varlığımız ve çeşitliliğimizi arttırır, devamlılığı getirir. Sürdürebilir turizmi getirir. Güneş, kum ve deniz her yerde var. Ama tarih ve doğa ile birlikte turizm çok az yerde var. Bunu kullanabilmeliyiz. Bugün denize girmek için Türkiye’ye gelen, yarın Yunanistan ve mısır denemek ister. Ama gezilebilecek tüm tarihi ve doğa yerlerimizi tanıtırsak, her zaman gelecek ve keşfedecek yeni yerler bulabilirler. Nasıl Roma ve Yunan tarihi turisti çekiyorsa, tüm medeniyetlerin merkezi olmuş Anadolu’yu neden bir tarih ve kültür merkezi gibi tanıtamıyoruz? Acentelerde artık turlara çıkan turist sayısı da azaldı. Nedeni de neredeyse herkes bu turları gördü. Hep aynı turlar. Şimdi Kapadokya ve İstanbul yeni destinasyon olarak turist çekiyor. Bir gün bu da sona erecek. Oysa o kadar çok gezi planlanacak yerler var ki… Örneğin bu sezon Antalya’da artık gösterecek yeni yerler arayan acenteler TAZI KANYONUNU tur listesine ekleyince, bir anda tüm satışlarda birinci sıraya yükseldi.

Daha on yıl öncesine kadar yaşadığımız tüm tarihi ören yerlerinin farkında değildik. Tüm antik ören yerlerimizi belki duyuyor ve biliyorduk. Ama farkında değilmişiz. İstanbul, Ege Bölgesi ve Akdeniz bölgesi yanında tüm Türkiye’de tüm antik ve tarihi yerlerde devletin öyle güzel kazı ve renovasyon çalışmaları var ki; görülmeye değer. Yapılan kazı çalışmalarıyla birlikte renovasyon ile daha yaşanır ve sergilenir hale gelen tarihi yerlerin daha çok turist çektiğini görüyoruz.

Örneğin Side antik kenti son beş yıldır muazzam bir hale geldi. Dükkan ve restoranlar zemini cam ve antik harabelerin üzerinde yürüyoruz. Antalya kale içi eskiden atıl vaziyette ve insanların girmeye korktuğu bir yer iken şimdi turist çeken gece ve gündüz harika bir atmosferi olan turistik yerler haline geldi. Türkiye’nin bir çok yerinde bu tür çalışmalar devam ediyor. Ziyaretçilerin de gittikçe daha da çoğaldığını görüyoruz.

En büyük değerimiz bu kültür hazinelerimizdir. Biz bunları atlıyoruz. Turizm derken devamlı sahil turizmine odaklanıyoruz. Halbuki, bütün antik, tarihi ve doğal cennetlerimiz görsellerini her fırsatta her yerde paylaşmamız en güzel tanıtımdır. Yıllardır yurtdışında turizm bakanlığı tanıtım görsellerimizde Ölüdeniz, Efes, Kapadokya, Pamukkale ya da Ayasofya görselleri görüyoruz. Turistler için Türkiye’de sadece bunlar olduğu izlenimi vermeyelim. Bu görsellerdeki yerleri zaten gördüler. Ama o kadar çok güzel ve dünyada zor bulunan yerlerimiz var ki; Truva, dalyan, Bergama, Perge, Selge, Aspendos, kanyonlar, Patara, daha saymakla bitmeyen yerlerimiz var.

Doğada ise yeni güzellikler ve manzaralar keşfediliyor. İbradı ilçesinde Türkiye’nin en büyük iç mağara gölüne dahi büyük turist akınları olduğunu gördük.

Sağlık turizminin de geliştiğinin farkında değiliz. İstanbul’da saç ekimi yapılmış bir çok Ortadoğulu turisti kalabalık mekanlarda görüyoruz. Antalya, Ege ve İstanbul’da çeşitli ameliyat ve operasyonlara gelen bir çok turist olduğunu da önemle belirtmeliyim.

Bu yıl 45 milyon turisti gördük. Bu rakam, Cari açığı belli bir seviyede tutuyor, artmasını engelliyor.

2023 sezonunda 45 milyar dolar geliri görmek zor değil. Turist sayısında toparlanma 2022 üzerinde olacak. Turist sayısında Dünya genelinde % 28’lik bir gerileme olmasına rağmen Türkiye bunu sıfır düzeyine getirdi. Yani diğer turizm destinasyonlarından turist çaldığımız anlamına geliyor. Daha çok tercih edilen bir ülke olduk. Bunun en büyük nedenlerinden biri de tüm dünyada artan enflasyon oranlarında Türkiye’nin kendi ülkelerine göre daha uygun olmasıdır. Diğer neden ise; salgında en başarılı olabilen ülke olmamızdır. Otellerimizin ve hizmetimizin kalitesi ve yemeklerimiz de üçüncü nedendir. Toplam 100 ülkeden turist çekebiliyoruz. En çok turist getiren ülkelerin sayısını 43 dersek, % 57’lik bir oran diğer dediğimiz bir çok farklı ülkeden turist çekebiliyoruz. Diğer destinasyonlarda turist sayısında eksilme olması Türkiye turizmini büyütüyor.

İç pazarda yarıdan fazlası asgari ücretle geçinen bir ülkeyiz ama iş hacminde ise % 14’lük bir istihdam var. Bu büyük bir paydır. Peki sektörümüzde neden istihdam sorunu var? Şu anda en büyük sorun personel istihdamı. Bu yıl artan asgari ücretlerle doğru orantılı yükselmeyen bir maaş sıkıntısı olmaktadır. İki yıllık pandemi sürecinde çok fazla kalifiye personel kaybettik. Ama 2022 sezonundan sonra yetişmiş yönetici kaybı yaşayacağız. Sahil bölgelerinde artan ev kiralarına zaten yetişilmiyor. Devlet memurları için sürgün bölgesi haline geldi. Peki turizm çalışanları nasıl kira verebilecek ve yaşayacak? Sadece otel lojmanıyla olmuyor. Lojmancı personel de oteller için bir yüktür. bekar personelden daha çok evli ve normal yerleşkesi olan personel istihdamı otellerde daha yüksek verim verir. Bekar olan personel daha çok geçici personel konumundadır. Ayrıca artık istihdamı 6 aylık değil yılın 12 ay düzeyine çıkarmamız lazım.

Bu yıl asgari ücretin 8000 TL üzeri olacağı kesin görünüyor. Hayliyle garson ve resepsiyonist maaşlarının da 9000 TL seviyesine geldiğini mutlaka hesaplamak gerekir. peki üst düzey yönetici maaşları ne olacak?

2023 sezonu için 2022 yılından iyi hizmet vermiş oteller başarısı artacak. Yorumları düşük ve şikayetleri yüksek olan tesislerin ciddi sorun yaşayacağı kanaatindeyim. Maliyetleri kısmak, start noktasını yaşamaya başladığımı sektörümüzde en büyük sorun teşkil edecektir.

2023 sezonu bir kırılma noktası olabilir. Türkiye’nin yılı olabilir. Ama sonrasını belirleme yılı da olacak. Kalite odaklı planlama olmazsa, maalesef kaybetmek de mümkün. Turisti nasıl olsa geliyor diye görmeyelim. Turisti getirebilmek için devlet ve acenteler büyük yatırımlarla takviye yapıyor. Eğer yatırımcı da büyük düşünmezse ve küçük hesaplar yaparsa maalesef sürdürülebilir turizmi sürdüremez hale geliriz. Elimizdeki otelleri de kaybeder hale geliriz.

Turizm sektörüne önem verelim. Toplam Kalite Yönetimi uygulayalım.

Turizm, Türkiye’nin Petrolüdür.”

Yorum Yaz