We-Flytour-GM-Banner-Animation
atf_banner-02
Anasayfa Güncel OTEL GM’LERİNİN GÖREV SÜRELERİ KAÇ YIL?

OTEL GM’LERİNİN GÖREV SÜRELERİ KAÇ YIL?

 Gm Turizm Ve Yönetim Dergisi İçin K.Ünsal Barış Yazdı

 gm

Yabancı otel zincirlerinde, otel genel müdürlerinin minimum dört yıl görevde kaldıktan sonra, zincir içindeki farklı bir otele transfer oldukları bilinmektedir. Yerli işletmelerde ise,  benzer bir prosedür olmadığı gibi, genel müdürlerin aynı otelde iki yılı doldurma fırsatını bulabilenlerin sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. Yabancı otel zincirlerinde görevli bir genel müdür, görev dönemi içinde başarılı bir performans sergilemiş ise ve bulunduğu ülke ve kentin koşullarından bir rahatsızlığı yok ise, merkezi yönetim ile genel müdür mutabakatı sonunda, görev süresinin dört yılın üstüne çıktığı da sıkça rastlanmaktadır.

Aklınıza şöyle bir soru gelmeli; Peki, genel müdür başarılı olamamışsa değerlendirme nasıl olur?

Böyle bir durumda, genel müdürün işine son verme gibi duygusal ve fevri bir tercihleri olmuyor. Merkezden gönderilen bir inspektör, yöneticinin veya sistemin eksik veya aksayan yönlerini tespit edip, yöneticiye veya sisteme destek sağlamaktadır. Bazı durumlarda da, popülaritesi daha az olan bir kent veya otele veya daha küçük bir otele tayini çıkarılıyor. Ayrıcana, sene sonu alacağı prim üzerinde değerlendirme de yapılabiliyor.Kısacası, Türk işletmeci ve yöneticilerin yaygın olarak uyguladıkları gibi, genel müdür bir çırpıda harcanmıyor.

Yabancı işletmeciler, yeni bir yönetici adayını test etme yerine, kendileri tarafından bilinen, tanınan söz konusu yöneticinin zincir içinde kazanılması yolunu tercih etmekteler. Zaten, kapasitesi olmayan bir genel müdürü de o makama kolayına oturtmazlar. İstikrar ve başarının sırlarından biri de buradadır.

Yerli işverenlerin en büyük tedirginliği işletmelerinin suistimale uğramasıdır. Türkiye’de her sektörde ve kademede suistimal konusu maalesef yaygın bir alışkanlık haline dönüştüğü için, yerli işverenlerin önemli bir çoğunluğu yöneticilerine güven duymamaktadır. Bu bağlamla da işletmelerinin tüm kontrolünü ellerinde bulundurmak istiyorlar ancak, bu korku ve tedirginlikleri nafile bir çabadır. Bu korku, onların sektöre ve sisteme ne kadar yabancı olduklarını kanıtlıyor.

Geçerli sistemin olmadığı, profesyonel yöneticilerin olmadığı, oto-kontrol sisteminin olmadığı, yetki ve sorumlulukların paylaşılmadığı, prosedür ve prensiplerin yetersiz olduğu, yöneticilerin tatmin edilmediği tüm işletmelerde bu güvensizlik ve korku yaşanmaktadır. Çözüm ise; yukarıdaki eksikliklerin giderilmesinde yatmaktadır.

Yabancı zincirlerde görevli genel müdürlerin çoğu, yeni göreve atandıkları oteldeki devir ve teslim işlemi esnasında, geçmiş dönem genel müdürün görev süresi içindeki çalışmalarından dolayı, kendisine teşekkür edip, oteli veya otelin bulunduğu kenti sembolize eden bir anı, şilt v.s. hediyeyi sunarak göreve başlarlar. Her genel müdür yeni bir otele atandığında, tarif edilmesi zor olan, tatlı bir heyecan yaşar. Hepsi de kendine bir vizyon ve hedef tayin eder.

Tatlı bir heyecan dedim; Her yeni ülke, her yeni kent, her yeni otel, her yeni lojman, her yeni iklim, her yeni kültür, her yeni insan topluluğu, insan ruhu ve bedeni üzerinde bir tazelenme ve yenilenme etkisi yaratır. Yeniden doğmak gibi bir duygudur bu.

Böyle bir ruhla işbaşı yapan genel müdürün aidiyet duygusu kuvvetli olur, yaratıcı ve üretken olur. Reaktif yönetici değil, proaktif yönetici olur. Yabancı zincirlerdeki genel müdürler, her bir ülke, kent ve otelde değişik sorunlar ile karşılaştıklarından geniş bir perspektif sahibi de oldukları muhakkaktır. Bu nedenle, çözüm üretme konusunda da deneyimli ve üretken oluyorlar.

Vizyon ve hedef tayin ederler dedim; Her yeni genel müdür, geçmişte kazandığı bilgi ve deneyimlerinden esinlenerek, yönetimini devraldığı otelin performansını, yükseltmeye azami özen gösterip, otelde kendi döneminin izlerini bırakmaya çalışır.  Her yeni genel müdür, yeni atandığı otelde yapacak çok iş bulur. Bulduğu işler, kendisinden önceki müdürün gerektiği gibi çalışmadığı anlamına bağlanmamalıdır. Yönetim bilimi uzmanlarına göre, bir otel genel müdürün verimlilik süresi dört yıl sürmektedir. Bu sürenin üzerine çıkılması taraflar arasındaki istek ve tatmine bağlıdır.

Uzmanlara göre, bir üst düzey otel yöneticisi aynı işletmedeki görevinde dört yılı aştığında, göz körlüğü yaşamaktadır. Yani otele ve ortama uyum ve alışkanlık kazanmaktadır. Bunun adına, metal yorgunluğu misali, beyin ve göz yorgunluğu veya bakar körlük de diyebiliriz.

Bakar-kör yöneticilerin yaratıcılık özelliklerinin ve dikkatlerinin zayıfladığı, rutin ve monoton çalıştıkları da gözlemlenmiş bir deneyimdir.

Zincir otel genel müdürleri, bulundukları otelde çok başarılı bir dönem geçirmiş olsalar dahi, ekstra bir durum olmadığı sürece, dört yıllık bir dönem sonunda, daha iyi koşulların bulunduğu bir ülkede veya bir kentte, yeni bir otele transfer edilmeleri, hem prosedürleri, hem teamülleri hem de bir motivasyon gereğidir.

Bu bağlamla, her yeni otel genel müdürü, yeni görevine başladığında, bir heyecan, bir vizyon, bir hedef ve iddia ile göreve başlar. Kendisinden evvelki genel müdürün uğradığı beyin ve göz yorgunluğu ile görmediği veya göremediği çok şeyi görür, not alır, iyileştirme yapar ve işletmeyi yeni bir vizyona taşıma çabasını gösterir.

Yabancı zincir otellerde, önceki müdür ile atanan müdür arasında açık veya gizli bir çekişme yaşanmaz. Aralarında sen ben kıskançlığı ve çekişmesi yaşanmadığı gibi, sorumlu oldukları üst makam yöneticilere yaranma gibi bir şarklılık kurnazlığı ve zaafı içinde de olmazlar.

Zaten bu tür işletmelerde veya kurumlarda duygusallığa, yer verilmez. Yabancı zincirlerde önemli olan onun bunun yakını veya adamı olmak değil, kurumun adamı ve işin ehli olmaktır.

Yabancı zincirlerde müdürler arası yapılan değişiklik işlemin bir prosedür gereği yapıldığını, hem transferi gelen ve hem de göreve atanan genel müdür iyi bilir. Bunu kurumsal bir bayrak yarışı olarak kabul ederler.

Türk zincir otelciliği bu konularda emeklilik dönemini yaşamaktadır. Bazı yerli zincirlerin, bünyeleri için en uygun yönetim şeklini oluşturmak, sistem kurmak, kadrolaşmak, kurumsallaşmak, denetim sistemi kurmak için bir çaba içinde oldukları izlenmektedir.

Zincirler dışında etkinlik gösteren bireysel otellerde ise en büyük sorun, işletme sahiplerinin, sık aralıklarla müdür değiştirmeleridir. Veya bunun tam tersi; genel müdürlerin, o ya da bu nedenlerle, sık aralıklarla iş yeri değiştirmeleridir.

Kanaatimce, sık yönetim değişiklikleri, Türk turizminin profesyonelleşmesini hem geciktirmekte hem istikrarsızlaştırmakta ve hem de kalitesizleştirmektedir.

Yerli işletmelerde hepimizin sıkça rastladığı kötü bir alışkanlık; onun, bunun adamı veya yakını durumundaki bazı fesat ve kıskanç nifak odakların, istikrar ortamlarını bilerek veya bilmeyerek bozduklarıdır. Bu odaklar, bazen gizliden gizliye, bazen de aleni olarak yöneticiler aleyhinde, otel içinde ve dışında muhalefet ve dedikodu yürütürler. Yöneticilerin iş hayatında bir açığını bulamadıkları vakit de, özel yaşantılarına girip, haber uçurmaya ve ortalığı bulandırmaya çalışırlar.

Rastladığımız başka bir kötü alışkanlık, göreve yeni atanan genel müdür, ayrılan genel müdür hakkında hiç olumlu bir kelime sarf etmez. Ayrılan müdür, sanki paspas bezi, kendisi de bulunmaz Hint kumaşıdır. Kanaatimce, buna benzer yorumları, meslektaşların birbirlerine karşı yapması medeni ve olgun insanlara yakışmadığı gibi bu ve buna benzer eylemler, kişilerin özgüven eksikliğinden de kaynaklanmaktadır. Bu yorumları, bırakın,  genel müdürleri göreve atayan işverenler veya yönetim kurulları yapsınlar. Kimin işe uygunluğu veya başarı konusu, işverenlerin değerlendirme konusudur. Muhakkak ki, herkes kendi icraatından sorumludur.

Ayrıca, başarı kavramı izafi bir konudur. Kiminin başarılı bulduğunu, kimisi de başarısız bulabiliyor. Başarı konusunun biraz da o sezon içinde yaşanan olaylara,  tesadüflere ve biraz da şansa bağlı olduğunu çoğumuz biliyoruz. Bunun örneklerini hepimiz ya yaşıyoruz, ya da işitiyoruz. Başarı ve başarısızlıkta işveren faktörünün önemini de unutmamak gerekir. Yabancı zincirlerde otel genel müdürleri birbirleri ile tokalaşıp, dostça görev devir teslimi yaparlarken, yerli işletmelerde ise, zaman zaman, birbirleri ile tokalaşmak fırsatını dahi bulamıyorlar. Çünkü ayrılan genel müdürün iş akdi ya fesh edilip, otel dışında kalması sağlanıyor veya istifa edip, otelden ayrılmaktadır. İşverenler, bu operasyonun işletme içinde çalışanları ne kadar kötü motive ettiklerini tahmin edemedikleri gibi, işletme dışındaki dünyada prestij ve imaj kaybına sebep olduklarını da takip edemiyorlar. Bu da batılılar ile bizler arasındaki medeniyet ve görgü farkından kaynaklansa gerek.

Kurumsallaşmamış işletmelerde, genel müdürün görev süresinin kısalığı ve istikrarı konusunda yalnızca genel müdürlerin eleştirilmesini doğru ve adilane  bulmuyorum. Bu konuda öncelikli olarak işverenlerin ve sonra da genel müdürlerin eleştirilmesi gerektiği inancındayım. Çünkü yetkileri ve sorumlulukları yazılı olarak genel müdüre verilmemiş, kurumsallaşmamış işyerlerinde;

  • Genel müdürün seçimini yapan işveren,
  • Yetki sınırlayan veya vermeyen işveren,
  • Yönetime müdahale eden işveren veya ailesi,
  • Maaşları belirleyen işveren,
  • Kadroyu belirleyen işveren,
  • Yakınlarını göreve atayan işveren,
  • İşletmenin yerini belirleyen işveren,
  • İnşaatın kalitesine karar veren işveren,
  • Tesisin yıldızını belirleyen işveren,
  • Pazarlama fiyatlarını belirleyen işveren,
  • İşletme kasasını kontrolünde tutan işveren,
  • Satın alma kalemlerine karar veren işveren,
  • Çıkarılacak çalışanlara karar veren yine işveren.

Bu duruma katlanan yönetici, gerçekte genel müdür mü, yoksa nöbetçi müdür mü sayılır? Bu şartlara sahip olan bir otelde istikrarlı bir çalışma sürdürmek mümkün olabilir mi? Tabii, bu sorunlar, yöneticilerin erken yıpranmasına ve görev sürelerinin kısalmasına neden olmaktadır. Bu konuda, işverenlerin biraz kendilerini yargılamalarında ve konuyu bir kere daha düşünmelerinde, kendi menfaatleri açısından yararları vardır. İşverenler, şayet adil olduklarına inanıyorlarsa, kendi aile üyelerine reva görmeyecekleri hiçbir tepki ve suçlamayı, genel müdürlere de reva görmemeleri gerekir.  Gönül ister ki, dünya turizminde örnek tesisleri olan, diğer ülkelerle başa güreşmeye başlayan, belirli bir alt yapısı oluşmuş Türkiye’de, artık yönetim sorunları da aşılmış olsun.

Yorum Yaz